Blog ve Kendim Hakkında
Merhaba,
İsmim Murat Yıldız.
İnsan Kaynakları Profesyoneliyim. Daha önce İnsan Kaynaklarının tüm süreçlerini yönetmiş olmakla birlikte, şu anda Kurumsal Gelişim yolculuğunda olan şirketlerin cooPilot‘u oluyorum. Hem sistem geliştiriyor, hem de (danışmandan farklı olarak) bu sistemlerin hayata geçirilmesinde yerel ekiplerle birlikte uygulama sorumluluğu üsleniyor ve iş’in içerisinde oluyorum.
Cebeci kampüsünün ağır bürokrasi kokan koridorlarında okumama rağmen, Sıhhıye – Kızılay arasındaki Zafer Çarşısındaki kitapçılarda, Karanfil sokaktaki Dost Kitabevinde Doğan Cüceloğlu’nu, Dale Carnegie’i, Üstün Dökmen’i keşfettiğimi, bu tarz kitapların içinde kendimi kaybettiğimi hatırlıyorum…
Okul sonrası bürokrasi merakım hiç olmadı, belki de bu tarz konu ve kitaplara olan merakım beni İnsan Kaynakları ile buluşturdu. Yeniden başlasam herhalde yine bu mesleği yapmak isterdim. Anladığım kadarıyla meslek seçiminde ben şanslılardanım. Bilinçli bir yönlendirme olmamasına rağmen sevdiğim mesleği seçmişim.
15 yılı geçti İnsan Kaynakları’nda çalışıyorum. İşe alım görüşmelerindeki gözlerdeki umut ve beklentiden, işe alındınız haberini verdiğimdeki coşkuya, terfinin olmadığını söylediğimdeki hayal kırıklığından, çıkış görüşmelerindeki hüzne kadar yüzlerce vaka yaşadım, mutluluklara, hüzne, hayal kırıklıklarına ya da sevinç çığlıklarına şahit oldum. Ancak hiç biri kariyer kayıplarının kaybettiği hayatlar kadar etkilemedi, üzmedi beni…
Her İnsanın Mükemmel ve Kendine Has, Biricik Özelliklere Sahip olduğuna inanıyorum. Ve insanın işteki (ve özel hayatına da etki eden) başarı ve mutluluğunun sırrının, kişinin iş ile tencere-kapak gibi örtüşmesi olduğuna. İş ile kişi tencere-kapak gibi birbiri ile örtüşüyorsa; tencere de, kapak da mutlu oluyor. Yemek lezzetli oluyor, yemeği yiyenler de beğeniyorlar ve daha yüksek bedel ödemeye razı oluyorlar :). Tencere- kapak örtüşmezse de tam tersi oluyor. Bir çırpıda onlarca hikaye anlatabilirim. Çok iyi okul ve bölümlerden mezun olmasına rağmen kendisine hiç uygun olmayan mesleği yaptığından dolayı, daha 36 yaşında iken, yüksek tansiyon, yüksek kolestrol, yüksek stres yaşayan örnekleri… Sosyal statüsünü, kaybedeceği maddi durumu göze alamadığı için işini nefret ederek yapmaya devam edenleri, hasılı kayıp hayatları…. Aslında kendi tenceresinde süper başarılı, takdir toplayacak, alkışlanacak bir “kapak” olabilecekken, alakasız bir tencerede başarısız, sünepe, özgüveni yerlerde “kapak” olan kayıp yetenekleri…
Bunun için “başarısız insan yoktur; yanlış mesleği/işi yapan insan vardır” diyorum.
Blogumda da, iş hayatına başlayacak ya da henüz yeni başlamış genç arkadaşlarımıza, genç yöneticilerimize çalışma hayatına ve çalışma hayatında doğru adım atmaları konusunda destek olmaya, ilham verecek paylaşımlar yapmaya çalışacağım. Bir nebze katkım olursa da kendimi mutlu hissedeceğim
Elbette ki, Sizlerin soru, yorum, eleştiri ve geribildirimleri dokuzbeş’in daha faydalı olmasını sağlayacaktır. Bu konularda lütfen girişken olun…
Sondan bir önce olarak, hayata baktığım gözlüğümün pencerelerinde neler var, kısaca onlardan bahsetmek isterim. Bunlar yazılarımın yaklaşım biçimini etkileyen temel noktalar olacaktır.
- Anlamayı, dinlemeyi seviyorum.
- Herkesin biricik (unique) olduğuna,
- Herkesin kendi hayatının başrol oyuncusu olduğuna,
- Herkesin hayatının gerçekten çok kıymetli olduğuna,
- Herkesin çok akıllı olduğuna,
- Herkesin insan olarak çok saygıdeğer olduğuna,
inanıyor ve buna göre davranmaya çalışıyorum.
Hayatımda referans aldığım öncelikli 3 cümlem var.
“En büyük aptallık, başkalarını aptal yerine koymaktır”.
Temel iletişim sorunlarımızdan birisinin bu olduğuna inanıyorum. Gerçekten herkes çok akıllı. Karşıdakini aptal yerine koyduğumuzda tüm iletişim ve ilişkinin temeline bomba koymuş oluyoruz.
“Niyet hayır, akîbet hayır”.
Bence tüm evreni yöneten üstün bir güç/irade var. Ve bu üstün irade, “niyeti” de hesaba katıyor. Ve iyi niyet eninde sonunda kazanırken, kötü niyet eninde sonunda kayben tarafta oluyor. Dolayısıyla niyet iyi ise endişe etmeye gerek yok. (Ama denkleme son maddeyi de eklemek gerekiyor).
“İnsanın çaba ve gayretinin muhakkak karşılığı vardır”.
Yine bence tüm evren adalet ilkesine göre hareket ediyor. Yani herşeyin bir bedeli var. Dolayısıyla elde etmek için çalışmak gerekiyor. Bu nedenle “iyi niyet” tek başına yeterli değil! Yanında en yakın arkadaşları Çaba/Gayret de gerekiyor.
Covey‘in Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı beni etkileyen temel kitaplardandır. Okumayı tercih ettiğim diğer kitapların listesi buradadır.
3 Idiots, Taare Zaman Par en favori filmlerim arasında. Sevdiğim filmlerin listesi de burada.
Adler ekolünün profesyonel koçluk programını tamamladım. Kendime yaptığım en doğru yatırım olarak tanımlıyorum bu programı. Tavsiye ederim.
Bir gün yüz yüze de görüşmek dileğiyle 🙂
Murat